28 Mayıs 2010 Cuma
27 Mayıs 2010 Perşembe
TRABZON MERKEZ
Yüzölçümü 4685 km2 olan Trabzon ili doğuda Rize, güneydoğuda Bayburt, güneyde Gümüşhane, batıda Giresun illeri, kuzeyde Karadeniz ile çevrilidir.
1990'da nüfus açısından Karadeniz Bölgesinin 4., ama nüfus yoğunluğu en yüksek ili idi. Aynı yıl Türkiye'de Km2'ye 73 kişi düşerken, Trabzon ilinde 170 kişi düşüyordu.
DOĞAL YAPI
Ülkenin, yüzölçümü oldukça küçük illerden biri olan Trabzon, akarsu vadileri ile derin biçimde yarılmış dağlık ve engebeli alanlardan oluşur. Doğu Karadeniz sıradağlarına bağlı kıyı dağlarının yüksek kesimlerinden Karadeniz kıyısına kadar uzanan Trabzon ilinin doğal bitki örtüsü, doğu ve batı da komşusu olan iller gibi çok zengindir. Kıyıdan hemen yer yer duvarı andıran biçimde yükselen, doğu-batı doğrultusundaki bu dağlar, güneye gidildikçe yumuşak bir eğimle daha da yükseldikten sonra, il sınırları başında Çoruh ve Harşit yarma vadilerine doğru oldukça dik yamaçlarla alçalır.
Trabzon ilinin güney kesimini doğu-batı doğrultusunda uzanan Haldızen, Soğanlı, Trabzon ve Zigana dağları engebelendirir. Yer yer 3 bin metreyi aşan bu dağların yüksek kesimleri doğal sınırı oluşturur. İlin en yüksek noktaları güneydoğudaki Haldızen dağında 3193 metreye erişen Karakaya Tepesi ile güneydeki Çakır Göl dağının doruğudur. (Dere boyunun tepesinde 3082 m.) Kuzeye bakan kesimleri bol yağış alan bu dağlar kızıl ağaç, gürgen, kestane, kayın, köknar ve ladinden oluşan yoğun bir orman örtüsü ile kaplıdır. Güneye bakan yamaçlarında ise sarıçam ormanları vardır. Ormanın üst sınırının geçtiği 2000-2100 metre yükseklikten sonra rastlanan alp tipi çayırlarla kaplı yaylalar (Sultan Murat, Madur, Cami Boğazı, Kişit, Hoca Mezarı, Çernik, Paparza, Karadağ, Beypınarı, Haçka gibi) sayfiye olarak ve hayvancılık açısından önem taşır.
İl topraklarından kaynaklanan suların tümü Karadeniz'e dökülür. Bu suları toplayan akarsulardan başlıcaları Solaklı Çayı, Baltacı, Karadere, Değirmendere, Foldere, Yanbolu ve Kale dereleridir. Fazla yağış, gevşek ve kaygan arazi yapısı ve akarsuların derin biçimde yardığı bazı dik yamaçlardaki cılız bitki örtüsü ilin çeşitli yörelerinde zaman zaman can ve mal kaybına yol açan sel ve heyelanlara neden olur. Sera gölünün ortaya çıkmasına yol açan heyelan, 1988'de Maçka ilçesinin Çatak köyünde 64 kişinin hayatını yitirmesiyle sonuçlanan heyelan, 19-20 Haziran 1990'da ilde 4 kişinin de kaybolup, 39 kişinin vefat ettiği sel bu doğa olaylarının en önemli örneklerindedir.
Trabzon ilindeki başlıca göller, Çakır Göl dağındaki Buzyalağı Gölü ile Sera Gölü ve Uzungöl adlı heyelan gölleridir.
Fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz kıyısında akarsuların taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla küçük düzlükler oluşmuştur. Doğal plajlara da rastlanan bu kıyıdaki başlıca çıkıntı, Akçaabat ile Vakfıkebir arasında ilin en kuzey noktasını oluşturan ve Fener Burnu adıyla da bilinen Yoroz Burnudur. Kuzeybatı rüzgarlarına (Karayel) kapalı Akçaabat koyu ise doğal liman özelliği taşır.
Trabzon topraklarının %30'u dağlık %60'ı kıyıdan içeriye doğru gittikçe yükselen ve ortalama 25-30 metre arası değişen bir eğim gösteren alanlar biçimindedir. Ancak %10'u düzlük olan il toprakları genellikle engebelidir.
Trabzon'da yumuşak bir deniz iklimi hakimdir. En sıcak ay ortalaması 23 derece (Ağustos) , en soğuk ay ortalaması 7 derece (Şubat) . Ortalama yağış miktarı metrekareye 830 mm3'dür.
ŞEHRİN KURULUŞU
Trabzon , Karadeniz kıyılarının en eski ve en büyük şehridir. Bu şehrin kuruluşu ve önemi iki tabii sebebe bağlanır.
Birinci sebep: Bu bölgede kıyı ile iç bölge arasında bağlantı yolları pek azdır. Arkadaki Harşit ve Çoruh vadilerine ulaşabilmek için 3000 m yükseklikleri aşmak gerekir. Hiçbir yerde bu dağ silsilesini yarmış, tabii yol olabilecek geniş bir vadi yoktur. Bu geçit vermez dağların aşılabilen en elverişli noktası eskiden olduğu gibi bu gün de Zigana Geçididir. Bu geçitten iç bölgeye ulaşan yol Trabzon'un bulunduğu yerden başlamaktadır. Bu yol, limanın güneyindeki Değirmendere vadisinden itibaren 30 km kadar hafif bir yükselişle Zigana Dağlarının yamaçlarını boylar. 66 km sonra bu dağ silsilesinin 465 m yüksekliğindeki biricik geçidine ulaşır. Buradan Harşit vadisine inilir. Bu vadiden de Orta Anadolu yaylalarına varılır.
Doğu Karadeniz bölgesinin içle bağlantısını temin eden en müsait ve en büyük yol başının bulunduğu yer olması Trabzon şehrinin burada kuruluşunun birinci sebebini teşkil eder.
İkinci Sebep: Batı rüzgarlarına karşı Yoroz Burnu ve Güzel Hisar kaya çıkıntısı ile az çok korunmuş, Boztepe dik eteğine doğru sokulmuş koyun küçük gemilere sığınak teşkil edebilecek tabii bir liman olması ile şehrin kurulması ve gelişmesine müsait bir arazinin bulunması Trabzon Şehrinin kuruluş yerinin seçiminde ikinci sebep sayılır.
26 Mayıs 2010 Çarşamba
MAÇKA
Maçka, Trabzon iline bağlı bir ilçedir. Gümüşhane karayolu üzerinde ve Trabzon'a 29 Km. uzaklıktadır. Denizden yüksekliği 365 metre olan ilçenin yüzölçümü 1000 Mm²'dir. 2000 yılı nüfus sayımına göre ilçe nüfusu 42.557 kişidir.
Ladin ormanlarının ağırlıkta olduğu vadilerin ortasındaki bir dere yatağına kurulmuş olan ilçe merkezi, doğal güzellikler bakımından Trabzon'un en zengin yerlerindendir. İlçenin 17 Km. kadar güneyindeki Sümela Manastırı (Meryem ana), Trabzon ili ve Maçka ilçesinin turizm gelirleri bakımından önem arz etmektedir.
Tamamıyla yüksek dağlardan oluşan Maçka arazisi, 2000 metreye kadar ormanlarla, daha yükseklerde ise otlaklar ve dağ bitkileri ile kaplıdır. Yayladenilen bu yüksek yerler manzarası, temiz havası ve kaynak suları ile doğal güzellikler yönünden eşsizdir. Meşhur Zigana Geçidi de buradadır. Ünlü ve Trabzon ilinin turizm potansiyeli en yüksek yörelerinden biri olan Şolma Yaylası, turizm merkezi olarak ilan edilmiştir.
İlçenin Şolma Yaylası; merkeze 22 Km. uzaklıkta çam ormanları ile çevrilmiş, soğuk suyu düz çimenleri ve çeşitli kokulu çiçekleri ile görülmeye değer bir yayla konumundadır.
Maçka ilçesinde turistik değerlere sahip görülmeye değer birçok yayla vardır. Bunlardan bazıları; Kiraz Yaylası, Lapazan Yaylası, Gulindağı Yaylası, Mağura Yaylası, Figanoy Yaylası ve Lişer Yaylalarıdır. Lişer Yaylası (Ocaklı-ispela) her yıl 7 Temmuz günü çevre yaylalar ve köylerden gelen insarılarla "Soğuksu Şenlikleri"ni kutlamaktadır.
Tarihi Eserler
Sümela Manastırı
İlk olarak 4. yüzyıl'da Atinalı iki keşiş tarafından mevcut bir mağarayı genişleterek yapılan kilise, 6. ve 13. yüzyıllarda da genişletilmiştir. Meryem Ana'ya ithaf edilen manastır, bir iddiaya göre ismini Latincedeki "Panaghia Tou Menas" dan (Karadağın Bakiresi)almaktadır. 1461 yılında bölgenin Osmanlı egemenliğine girmesinden sonra da faaliyetlerine devan etmiştir.
Su kemerleri, kilise ayazma, mutfak, öğrenci odaları, kütüphane, erzak depoları ve mahzenler bulunan manastırdaki frensklerin bir bölümü tahrip edilmiştir. Trabzona 47 kilometre, Maçka'ya 17 kilometre uzaklıkta Altındere Milli Parkı içinde bulunan manastıra, yaz aylarında Trabzon Çömlekciden; Maçka minibüsleriyle çok kolay ve güvenli bir şekilde gidip gezmek mümkündür.
Vazelon Manastırı
Maçka'ya 8 kilometre uzaklıkta Gümüşhane karayolu üzerinde Kiremitli Köyü'nün çam ormanları arasında yer almaktadır. Manastırın ilk kurucusu ve yapım tarihi bilinmemektedir.Bununla birlikte bazı araştırmacılar MS 270 ve MS 317 tarihleri arasında kurulduğunu belirtiyorlar. Günümüze oldukça büyük değişiklerle gelebilen manastırı, imparotor Justinianus onartmıştır. Bugünkü görünümünde manastırın sağır duvarlı birinci katına batısına merdivenle çıkılmakta ve buradan da küçük bir hole ulaşılmaktadır.
Bu girişin iki yanındaki koridorlar ve çevresinde üçerden altı oda yer almaktadır. Son derece harap ve perişan durumdaki manastırda yalnızca yapı kalıntıları vardır. Manastır 1923 yılında terkedilmiştir. Tüm bunlara rağmen halen eski ihtişamının izlerini taşımaktadır. Vadi boyunca akan ırmakta kültür balıkçılıği manastıra yakın bir alanda yetiştirilmektedir. Manastıra günü birlik turlar acentalar tarafından düzenlenmektedir. Ayrıca Maçka Trabzon Sümela minibüs durağı günü birlik turlar düzenlenmektedir. Çömlekçi ve Maçka dan Sümelaya çok rahat bir şekilde ulaşıp ziyaret edilebilir.
Kuştul Manastırı
Maçka'nın Atasu (Galyan) Beldesi Şimşirli Köyü'nde bulunan manastır, vadiye hakim bir tepe üzerinde kurulmuştur. Diğer manastırlar kadar tanınmış olmamakla birlikte gelen yabancı turistlerin büyük ilgisini çekmektedir.
25 Mayıs 2010 Salı
TONYA
Tonya İlçesi, Doğudan Düzköy ve Maçka, Güneyden Gümüşhane İline bağlı Kürtün İlçesi, kuzeyden ve batıdan Vakfıkebir ile Şalpazarı ilçeleri ile çevrilidir.
Trabzon ilinin denize sahili olmayan bir ilçesidir. Halkının önemli bir bölümünü Türkmen/Çepniler oluşturur.
İlçenin genel alanı 264 Km2'dir. Denizden yüksekliği 755 metredir. Arazi genel Olarak engebelidir. Yüksek dağ sıralarına rastlanmamakla birlikte mevcut tepeler kuzeyden güneye doğru uzanır. Bu uzantılar arasında bulunan Fol Deresi ile Çamlık Deresi Vadisi Tonya sınırları içinde kalır. İlçe merkezi Fol Deresi Vadisinde kurulmuştur.
Tonya'nın en yüksek tepesi 1900 m. Yüksekliğindeki Karakısrak tepesidir. İlçe sınırları içinde büyük akarsu ve göl yoktur. En önemli akarsu fol deresidir. Fol deresi Tonya'nın güneyinde Kürtün İlçesi sınırlarındaki Erikbeli Tepesinden doğar.
Kuzeye doğru Tonya topraklarını geçtikten sonra Vakfıkebir İlçesi merkezinden Karadenize dökülür. İkinci önemli akarsu Toksar tepesinden kaynağını alarak Beşikdüzü İlçesinden denize dökülen Çamlık Deresidir. Akarsuların rejimi düzenli değildir. Bahar aylarında karların erimesi ile su miktarı artar.
Karadenizin ve Trabzon'un otantik halinin en güzel örneklerinden biri olan Tonya'nın bazı kesimlerinde Rumcanın izleri görülür.Köklü bir kan davası geleneği olan Tonya halkının tabancaya karşı özel bir tutkusu vardır.Bundan dolayı 'AMERİKANIN TEKSAS'I TÜRKİYE'NİN TONYA'SI' ünvanını almıştır. Günümüzde suç oranı geçmişine göre bir hayli düşük olan Tonya'da temel geçim kaynağı hayvancılıktır.Tereyağı ve peyniri Ünlüdür. Tonya tereyağı adına bir de festival düzenlenmektedir. Tonya'nın gençleri şehir , kırsal farketmeksizin ağır işlerle uğraştıklarından güçlüdürler. Siyaset ve gruplaşma gençler arasında pek azdır. Kahvehane kültürü bir hayli yaygındır.Okuma oranı yüksek olan Tonya'nın herhangi bir kahvehanesinin yarısı üniversite mezunudur. Yaz ayları insanlar mezere dedikleri yaylalarına göç ederler. Kışa doğru tekrar evlerine geri dönerler. Dışa göç oldukça fazladır. İstanbul, Ankara ,İzmir, Bursa ve Sakarya en çok göç verilen illerdir. Sarıyer (Büyükdere) , Büyükçekmece , Avcılar, Şirinevler ,Ümraniye(Dudullu) ,Üsküdar(Kirazlıtepe),Şile Tonyalıların en çok ikamet ettiği İstanbul ilçeleridir. Okuma oranının çok yüksek olduğu ve 2007 yılında Karadeniz'de yılın köyü seçilen Sayraç Köyü de Tonya'nın sınırları içerisindedir.
24 Mayıs 2010 Pazartesi
AKÇAABAT
* M:Ö: 700 Akçaabat, Milentos ticaret kolonilerinin bir uzantısıdır.
* M:Ö: 312 Akçaabat Pontus Krallığı’nın eline geçer.
* 1214 Akçaabat Trabzon Rum İmparatorluğunun eline geçer.
* 1461 Akçaabat Trabzon ile birlikte Fatih Sultan Mehmet tarafından Omsalı İmparatorluğu’nun topraklarına katıldı.
* 1810 Akçaabat tarihi açısından Osmanlı döneminin en önemli olayı Sargana Destanıdır.
* 1880 Akçaabat Belediyesi kuruldu
* 1884 Akçaabat, Teşkilat Nizamnamesi gereği ilçe kimliğini kazandı.
* 20 Nisan 1916 1. Dünya Savaşı sırasında Çarlık Rusya’sı Akçaabat’ı işgal etmiştir.
* 17 Şubat 1918 Düşman işgalinden kurtulan Akçaabat, Cumhuriyet Döneminde kültür, sanat, eğitim, ticaret gibi alanlarda hızla gelişen bir ilçe durumuna gelmiştir.
23 Mayıs 2010 Pazar
GÖRELE
Kuşçulu Köyündeki türbe, Çavuşlu'daki Kuğuoğlu Süleyman Ağa Türbesi kültürel değer taşıyan önemli yapılardır. İlin genelinde olduğu gibi Görele ilçesinde de fındık bahçeleri doğanın dokusuna önemli bir zenginlik katmaktadır.
Giresun yöresinin Türkmen/Çepni foklorik değerleri açık bir şekilde Görele ilçesindede yaşatılmaktadır.Saz ve Kemençe en önemli müzik aletidir. Görele ilçesinin bağlı köylerinde farklı şiveler göze çarpar. Görele ilçesine ait türküler arasında, “Çavuşlu diye diye” , “Atmacayı vurdular” , “Ayağında çorabın” , “Yaylanın soğuk suyu” , “Tarlalar salkım saçak” , “Püsküllüdür Püsküllü”, türküleri oldukça meşhurdur. Merhum olan Bicoğlu Osman, Halil Kodalak (Karaman) ve Kemal İpşir (Durkaya) ile yaşayan kemençe üstadları Katip Şadi ile Sırrı Öztürk ve Şenel Dandin'dir. Çıkardığı değerler , (Hamit Görele, Bedri Rahmi Eyüboğlu , Ahmet Kaçar , Hasan Ali Yücel ... ) Denizciler, Sanat ve kültür hayatının gelişmesinde etkin olmuştur.
22 Mayıs 2010 Cumartesi
ŞALPAZARI (AĞASAR)

Şalpazarı ilçesinde yerleşimin çok eski tarihlere dayandığı bilinmektedir. Yörede yaşayan insanlar Oğuzların Üçoklar boyundan olan Çepni’lerdir. Çepni’lerin bu bölgeye Trabzon’un fethinden önce Uzun Hasan zamanında kafileler halinde geldikleri bilinmektedir. Çepni kelimesinin anlamı; Düşmana karşı gözü pek, mazlumlara karşı merhametli, sınır bekçiliği yapan manasına gelmekte olup, yöre insanı bu özelliklerin tümünü taşımaktadır. İlçede yaşayan çepniler; Orta Asya’dan göç ettikten sonra Doğu Anadolu’nun Doğu kesimleri ile İran’a yerleşmiş oldukları, buralarda yaşadıkları sırada yönetime karşı ayaklanma faaliyetlerine karıştıkları bilahare yönetim tarafından çıkarılan bir fermanla Anadolu’ya sürgün edildikleri tarihçilerin yapıtlarından anlaşılmaktadır. Buradan sürgün edilen Çepni Türklerinden 100.000 kadarı Doğu Karadeniz’de Görele, Tirebolu, Şebinkarahisar, Torul, Kürtün ve Ağasar (Şalpazarı) yörelerine yerleşmişlerdir. İlçe, Osmanlı döneminde Trabzon Sancağı Görele kazasına bağlı iken 1809 tarihinde çıkarılan bir fermanla Trabzon sancağına bağlı Vakfıhatuniye (Vakfıkebir) kazasına bağlandığı yöre halkının elinde bulunan belgelerden anlaşılmıştır. Yavuz Sultan SELİM'in (I. Selim) Hükümdarlığı döneminde Trabzon, Torul ve Vakfıkebir arasındaki bölgeye "Vilayeti Çepni" denilmekte idi.
İlçenin, Kireç, Çamkirişi, Dere-köy, Kalecik, Sugören ve Turaluşağı olmak üzere altı mahallesi ile Ağır-taş, Çarlaklı, Çetrik, Doğancı, Dorukkiriş, Düzköy, Fidanbaşı, Gökçe-köy, Gölkiriş, Güdün, Kabasakal, Karakaya, Kasımağzı, Kuzuluk, Pelitçik, Sayvançatak, Simenli, Sinlice, Sütpmar, Tepeağzı, ve Üzümözü adlarında 22 köyü, Yeni Mahalle, Gül-tepe, Yeşilyurt Mahallelerinden oluşan Geyikli (Alagavur) adında beldesi vardır.
Şalpazarı çevresine Ağasar da denilmektedir. Rivayetlere göre Çelebi Türklerinin genç Ağası yörenin en güzel kızı ile birbirlerine sevdalanırlar. Muhteşem bir düğünle evlenirler. Ağayı çok seven gelin Ağaya sık sık "Ağa sar, Ağa beni sar, sarıl" şeklinde maniler söyler. Böylece "Ağa Sar" yörenin adı olarak kalır.
Başka bir rivayete göre de yörede yaşayan Ağanın ayağının aksaması nedeniyle "Ağa aksak, Ağa aksar" kelimeleri zamanla "AĞASAR" olarak telaffuz edilir ve Ağasar sözcüğü yörenin adı olarak kalır.
Bir diğer rivayete göre ise 40 civarında aile yöreden göç ederken beşikdüzü Takazlı mevkiinde göçenlerin kaç kişi oldukları sorulur. Onlar da "Aha Say" derler. Bu ifade zamanla "AGASAR'a" dönüşmüş ve yörenin adı olarak kalmıştır.Esasen Ağasar sözcüğünün Akhisar sözünün değiştirilmiş şekli olduğu da söylenebilir. Zaman zaman kaynaklarda bu şekilde de geçmektedir.
Trabzon-Şalpazarı (Ağasar) İlçesi’nin geleneksel kültüründe en önemli öğelerden birisi de geleneksel kadın kıyafetidir. Pek çok özelliğini kaybetmiş olmakla beraber halen canlılığını korur. Bu yönüyle Şalpazarı’nı temsil ettiği gibi Trabzon ve hatta tüm Karadeniz kadın kıyafetlerini de temsil ettiği söylenebilir.
Şalpazarı’nda kadın kıyafetleri zamana ve modaya göre renklerinde , kullanış şekillerinde değişiklik gösterse de genel hatları ile bütün Şalpazarı’nda ufak tefek değişikliklerle halen kullanılır. Kıyafetin bazı parçaları günlük hayatta bütün köylerde kullanılırken bazı elemanları -köyden köye farklılık gösterse de -özel günlerde kullanılır.
Alıntı: |
Trabzon'un şirin bir ilçesi 'Çepni' diyarı Şalpazarı, günümüze kadar taşıdıkları ve özenle korudukları kültürel ve sosyal değerleriyle Türk kimliğinin canlı örneğini sergiliyor. Trabzon'a 65 kilometre mesafede bulunan, 24 bin nüfuslu, öz Türkçe'yi kullanmadaki becerisi, ürettiği el sanatları, yayla turizmi, misafirperverliği, millet ve bayrak sevgisi ile var olan değerlere zenginlik katan nam-ı değer 'Ağasar' Şalpazarı'nda, giyim tarzına bakıldığında Türkiye-Orta Asya coğrafyasındaki bazı giysilerin halen kullanıldığı göze çarpıyor. Oğuz Türkleri'nin 24 kolundan biri olarak 10. ve 11. yüzyıllarda Anadolu'ya gelip Şalpazarı başta olmak üzere çevre ilçelere yerleşen Çepniler'in, kültürlerini günümüze kadar yaşatmaları geleneklerine bağlılığın ifadesi olarak değerlendiriliyor. Şalpazarı bugün, yöresel hiçbir özelliği kalmayan erkek kıyafetleri bir yana bırakılırsa, özellikle kadın giyimi açısından dikkate değer bir yer olarak gösteriliyor. Ağasarlı hanımlar, teknolojinin bütün yeniliklerine rağmen; sadece bayramlarda, düğünlerde, yayla göçü veya şenliklerinde değil, günlük hayatlarında da yöresel kıyafetlerini giyiyor. |
21 Mayıs 2010 Cuma
BEŞİKDÜZÜ
20 Mayıs 2010 Perşembe
GARİPDERESİ
Garipderesi Üzümözü köyünün yüzölçümü olarak en büyük fakat nüfus yoğunluğu en düşük mahallesidir.
Özellikler kış aylarında birkaç hane dışında kimse ikamet etmez. Fakat yaz aylarında oldukça hareketli ve yoğun bir nüfusa sahiptir.
Mahalle adını, mahalleyi boydan boya geçen derenin adından almıştır. Köyün en yüksek mevkisini oluşturduğu için Dağ Mahalle de denmektedir. Mahalle sakinleri genelde çalıştıkları için yurdun ve dünyanın çeşitli kentlerinde ikamet etmektedirler. Çoğunlukla yaz aylarında tatil amaçlı veya mevcut fındık bahçelerinin bakımı ve toplanması için geri gelirler.
Bunun haricinde sürekli olarak mahallede kalanlar, hayvancılıkla uğraşmaktadırlar.
Bahçelerde her türlü sebze yetiştirilebilir.Geniş kapsamlı olarak Mısır ekimi yapılır. Fındık bahçeleri haricinde az da olsa kivi yetiştirenler de vardır.
Mahallenin tatil günleri Çarşamba ve Cuma günleridir. İlçenin pazarı Çarşamba günü kurulduğundan genelde bu gün ilçeye inip alışveriş yaparlar, yine Cuma günü de Cuma namazı için ilçeye inildiğinden, o günler çalışma ile ilgili bir plan yapılmaz.
Mahalle sınırları içerisinde bulunan derede doğal olarak yetişen balık türleri vardır. Yaban hayvanları da sıklıkla görülür. Garipderesinde karşılaşabileceğiniz ilgi çekici yaban hayvanları, Yabandomuzu, Karaca ( halk dilinde elik keçisi) Tavşan, Çakal, Gelincik vs. olarak sıralanabilir.
Mahalle ile özdeşleşmiş bir mekan da Evliya Gıranı'dır. bazı sülalelerin aile mezarlığı burada bulunmaktadır. Ayrıca her türlü toplu etkinliğin yapıldığı bir mekandır. Topluca piknik yapılabilir. Futbol ve voleybol maçları da burada düzenlenir. Yaz aylarında karanlıkta top görünmeyinceye kadar top oynanan bir mekandır.
www.garipderesi.com adlı bir web sitesi de vardır.